🎑 Hz Muhammed Döneminde Yaşanan Gelişmeler

Dört halife dönemi, Peygamber Efendimizin vefat etmesiyle beraber başlamıştır. Râşidîn Halifeliği olarak da bilinen dört büyük halife dönemi Hz. Ebubekir ile başlamış bu dönem Hz. bunlarıele almaya çalıştık. Öte yandan hastalık döneminde yaşanan önemli gelişmeler olup bunları da incelemeye gayret ettik. İkinci bölümde Hz. Peygamber’in vefatını ve Müslümanların bu önemli gelişmeye yönelik tepkilerini ele aldık. Bu bağlamda Hz. Ömer’in tepkisini ele alabiliriz. Ayrıca bu bölümde Hz. Film 7. yüzyıl’da Mekke'de, İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) çocukluk ve ilk gençlik döneminde gelişen olayları konu ediyor. Filim, Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) 12 yaşına kadarlık çocukluk dönemi ve doğumundan önce yaşanan tarihi olayları konu alıyor. Hz Muhammed Döneminde Yapılan Savaşlar ve Hudeybiye Antlaşması. Hz. Muhammed döneminde yaşanan siyasî olaylar şunlardır: Bedir Savaşı (624) Hicret’in ikinci yılında Mekkeliler, Ebû Süfyan’ın başkanlığında çok büyük bir ticaret kervanı hazırlamışlardı. Geçmişte yaşanan Hz. Muhammed ile ilgili gelişmeler, bugün yayınlanan güncel haberler ve çok daha fazlasını Hz. Muhammed haber sayfamızda bulabilirsiniz. Hz. Muhammed. haberleri MuhammedTebük' e doğru sefere çıktı. Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Tebük Seferi Hz. Muhammed'in son seferi olmuştur. Hz.Muhammed son bir kez Mekke'de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi. 632 yılında Medine'de vefat etti. Hz.Muhammed vefat ettiği yere gömüldü. Hz. Ömer’in vefatından sonra 644 yılında halife seçilen Hz. Osman döneminde Müslümanlar arasında birliğin sağlanması o kadar da kolay olmamıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in vefatı sonrasında kısa süreli yaşanan siyasi liderlik meselesi, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer döneminde baskı altında kalmasına rağmen Hz. Geçmişte yaşanan Hz. Muhammed gelişmeleri, bugün yaşanan en flaş gelişmeler ve çok daha fazlası sürekli güncel olan Hz. Muhammed haber sayfamızda Daha Fazla. Hz. Muhammed. haber Tüm bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, ahir zamanın felaket ve zorluklarla dolu olan döneminden bahsedip, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin çıkıp İslam ahlakını dünya hakimiyetine vesile olacakları dönemden bahsetmemenin yanlışlığı bir kez daha açığa çıkmaktadır. Ahir zamanın ilk döneminde yaşanan olaylar, Hz. DnnG8. Hangisi hz muhammed dönemi savaşları?Hz. Muhammed'in Asr-ı Saadet'te düşmanla yaptığı savaş olarak biz sadece, Bedir, Uhud, Hendek, Hayber savaşını döneminde ne olmuştur?Medine döneminde zamanının büyük bir kısmını Hira Mağarası'nda geçiren Peygamber Efendimize, ilk vahyin gelmesi ile İslam dinin temelleri burada atılmış oldu. 622 yılında Mekke'den Medine'ye hicret başladı ve İslamiyet artık Mekke dışında farklı yerlerde yayılım göstermeye Mekke döneminde yaşanan olaylar nelerdir?Muhammed'in Mekke şehrinde yaşadığı yıllara dair bazı önemli olaylar…İlk Vahiy. Hz. … İslam'a Davet Süreci. İlk vahiy gelmesinden hemen sonra Peygamberlik görevi başlamış oldu. … 3. Habeşistan Hicretleri. … İsra Miraç Olayı … Taif Yolculuğu. … Muhacirler'in Medine'ye Efendimiz hangi savaşa katılmadı?Mute Savaşı Önemi İlk defa Arap olmayan bir ulusla savaşa girildi. Yine Bizans ile Müslümanlar arasında yapılan ilk savaş olması önemini ortaya koyuyor. Mute Savaşı, Hz. Muhammed'in katılmadığı ilk sefer olarak da Muhammed Mekkeli Putperestlerle hangi savaşları yapmıştır?Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında cereyan eden Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarından sonra iki taraf arasında Hudeybiye'de bir antlaşma Muhammed ne kadar süre savaştı?Öyle olunca sanki Peygamberimiz, hayatının büyük bir bölümünde savaşmış gibi bir algı var. Halbuki ortalama 8 bin günde 1 günün ancak yarısı savaşlarla geçiyor.” şeklinde Medine dönemi hangi olayla başlar?Bu yüzden Peygamber Efendimizin hayatında da önemli rol oynar. Peygamberimizin ve Müslümanların Medine'ye hicretleriyle Medine dönemi başlamıştır. Emevi soyundan gelen Muaviye’nin halife olmasıyla İslam tarihinde Emeviler Dönemi başladı. Muaviye halife olunca ilk iş olarak Şam’ı İslam Devleti’nin merkezi yaptı ve bütün Müslümanların kendisine biat etmesini Ali şehit edildikten sonra Kûfeliler, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’ı halife seçtiler. Muaviye de Şam’da halifeliğini ilan etti. Müslümanlar arasında kan dökülmesini istemeyen Hz. Hasan, Muaviye ile anlaşarak halifelikten çekildi. Yapılan anlaşmaya göre Muaviye yerine herhangi birini halife tayin etmeyecekti. Bu anlaşmadan sonra Medine’ye giden Hz. Hasan bir müddet sonra vefat Devleti’nin Fetihlerden Sonraki SınırlarıMuaviye, Müslümanlar arasındaki karışıklıkları önleyerek ülkede huzuru sağlamaya çalıştı. Muaviye iç huzuru sağladıktan sonra kara ve denizden Doğu Roma üzerine, Kuzey Afrika sahillerine, doğuda Maveraünnehir’e, kuzeyde Kafkasya ve Anadolu içlerine ordular sevk ederek fetih hareketlerine Dönemindeki Siyasi GelişmelerKerbela Olayı 680Kuzey Afrika ve İspanya’nın FethiTürk-Arap İlişkileriEmevi Devleti’nin Yıkılması 750Emeviler Dönemindeki Siyasi Gelişmelerİstanbul kuşatması Muaviye, İstanbul üzerine bir ordu gönderdi. Bu ordu İstanbul’u kuşattı 668 fakat kuşatmadan sonuç alınamadı. Kuşatma sırasında daha önce Hz. Muhammed’in sancaktarlığını yapan Eyüp El Ensari şehit oldu. Bugün İstanbul’daki Eyüp Sultan Türbesi, Eyüp El Ensari’ ye aittir. Birinci kuşatma başarısız olunca, 674 yılında İstanbul ikinci kez kuşatıldı. Denizden yapılan bu kuşatma aralıklarla yedi yıl sürdü. Bu kuşatmadan, iklim farklılığına askerlerin uyum sağlayamaması, İstanbul’un merkeze uzak olması, İstanbul’un etrafının surlarla çevrili olması ve Bizans’ın grejuva denilen “denizde de yanabilen Rum ateşi” ile savunma yapması yüzünden sonuç ve oğlu Yezid döneminde doğuda Türklerin hâkimiyetinde olan Maveraünnehir, Harzem, Türkistan ve Buhara ele geçirilerek Hindistan’a kadar olan yerler fethedildi. Müslümanlar, Tunus’taki Kartaca’ya kadar olan bölgeleri de fethedince Kuzey Afrika’daki Bizans egemenliği sona erdi. Muaviye ölmeden önce oğlu Yezid’i halife tayin ederek halifeliği saltanat hâline getirdi. Böylece Dört Halife Döneminde devam eden seçimle yönetime gelme anlayışı son bulmuş Olayı 680Muaviye ölünce oğlu Yezid halifeliğini ilan etti. Yezid’in halifeliğini kabul etmeyen Kûfeliler, Hz. Ali’nin küçük oğlu Hz. Hüseyin’i halifeliğe getirmek için Kûfe’ye çağırdılar. Bunu haber alan Yezid, Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gitmesini engellemek için üzerine kuvvet gönderdi. Hz. Hüseyin’in yolu Kerbela denilen yerde kesildi. Hz. Hüseyin ve beraberindekileri günlerce kuşatma altında tutarak teslim olmalarını istediler. Bu istekleri kabul edilmeyince Hz. Hüseyin ve yanındakileri şehit ettiler. Bu olay Kerbela Olayı olarak tarihe Hüseyin’in şehit edilmesinden sonra İslam dünyasında daha önce baş gösteren ayrılıklar Hz. Ali taraftarları ve Muaviye taraftarları şeklinde kesin ayrılıklara Afrika ve İspanya’nın FethiEmevilerin en parlak dönemi halife Abdülmelik ve Velid devirleridir. Velid zamanında Kuzey Afrika valiliğine getirilen Musa bin Nusayr, Atlas Okyanusu’na kadar bütün Kuzey Afrika’yı fethetti. Kuzey Afrika’da yaşayan Berberiler, İslamiyeti kabul ederek Arap kültürünün etkisi altına girdiler. Vizigot kralının İspanya halkına baskı ve zulüm yapması üzerine İspanya’nın yerel yöneticileri, Müslümanlardan yardım istediler. Tarık bin Ziyad komutasındaki İslam ordusu bölgeye ya geçen İslam ordusu Kadiks Zaferi 711 sonucunda fethetmişti. Avrupa’daki ilerleyiş Fransa’da Franklarla yapılan Puvatya Savaşı’na kadar sürdü 732. Bu savaştan sonra Müslümanlar Avrupa’da toprak kaybetmeye İlişkileriHz. Osman Döneminde Türklerin doğudaki en son sınırı olan Ceyhun Irmağı’na kadarki bölgeler fethedildi. Arap orduları, Muaviye’nin halife olmasından sonra Türklerle mücadele etti ve bu mücadelelerde Horasan bir üs olarak kullanıldı. Bölgede Türkler, kalabalık olmalarına rağmen siyasi birlik oluşturamadılar. Bu durum Arapların bölgeyi fethini kolaylaştırdı. Horasan valiliğine getirilen Kuteybe, Ceyhun Irmağı’nı geçerek Taşkent, Buhara, Semerkant şehirlerini ele geçirdi. Türgeş Kağanı Sulu Han, Emevi valisini yendiyse de daha sonra geri çekilmek zorunda kaldı 720.Emevi Devleti’nin Yıkılması 750Dünya tarihinin büyük imparatorluklarından biri kabul edilen Emevi Devleti, varlığını uzun süre devam ettiremedi. Bu devletin yıkılmasında;İmparatorluğun çok geniş sınırlara ulaşması sonucu merkezî otoritenin zayıflaması,Emevi ailesinin Arap milliyetçiliği politikası izlemesi sonucu, Emevi egemenliğindeki mevâli diye tabir edilen Arap olmayan Müslümanların yönetime karşı tavır almaları,Devlet makamlarına genellikle Emevi ailesi dışında yöneticilerin getirilmemesi,Şiilerin halifeliği ele geçirme mücadelelerini sürdürmeleri,Hz. Muhammed’in soyundan gelenlerin Emevi yönetimine karşı mücadeleleri etkili yönetimine karşı ilk başkaldırı, Horasan’da başladı. Horasan’da Türk asıllı Ebu Müslim adlı bir komutanın başlattığı bu ayaklanma, Irak ve Iran’a yayıldı. Emevilere karşı oluşturulan muhalefetin öncülüğünü Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın soyundan gelenler yapmaktaydı. Bu ayaklanmalar, Ebu’l Abbas Abdullah’ın Kûfe’de Ebu Müslim tarafından halife ilan edilmesiyle son buldu. Mısır’a kaçan son Emevi halifesi II. Mervan öldürüldü. Böylece Emevi Devleti sona erdi 750. Emeviler Döneminde yöneticilerin uyguladığı Arap milliyetçiliği politikası yüzünden halk dört sınıfa ayrıldı Müslüman Araplar Bunlar kendilerini Arap olmayan diğer Müslümanlardan üstün tutmuştur. Mevâlî Müslümanlığı kabul etmiş Arap olmayan Müslümanlara azatlı köle manasındaki bu isim verildi. Bunlar Müslüman Arapların üstün tutulmasından rahatsızlık duyuyorlardı. Zımmî İslam Devleti içinde yaşayan Müslüman olmayan halktır. İslam Devleti nin kendilerine sağladığı koruma karşılığında devlete vergi ödüyorlardı. Köleler İslamiyetin doğuşundan çok daha önceki dönemlere giden kölecilik anlayışını İslamiyet ıslah etme yoluna gitmiştir. Kölelerin hürriyetlerine kavuşturulmasını teşvik etmiştir. Emeviler Döneminde halifeler gösterişli bir hayat sürmeye başladı. Bu dönemde halifeler ordu komutanlığını bırakarak, sadece devlet başkanlığı görevini yürüttüler. Ancak Emevi hanedanından Ömer bin Abdulaziz gerçekleştirdiği faaliyetlerle diğer Emevi halifelerinden konudaki aramalar emeviler ve abbasiler, emeviler dönemi özet, emeviler ve abbasiler arasındaki farklar, emeviler ve türklerAyrıca bakınızEmevi Halifeleri Kimlerdir?Emeviler Öncesi Türk-Arap İlişkileriEmeviler Dönemi Türk-Arap İlişkileriEmeviler Emevi Devletinin TarihiEndülüs Emevi DevletiEmeviler’in Kuruluş DönemiEmeviler Döneminde Diğer Önemli OlaylarEmeviler Döneminde Yaşanan İç SorunlarEmeviler Döneminde Dış İlişkilerEmevilerin YıkılışıEmevilerin İslam Tarihindeki Yeri ve Önemi Hz. Ömer Döneminde Yaşanan Gelişmeler Nelerdir? Hz. Ömer Dönemi Hakkında Bilgi Konusu 'Eğitim Konuları' forumundadır ve Lasey tarafından 2 Aralık 2018 başlatılmıştır. Hz. Ömer Döneminde Yaşanan Gelişmeler Nelerdir? Hz. Ömer Dönemi Hakkında Bilgi HZ. ÖMER DÖNEMİ 634-644 Hz. Ebu Bekir’in teklif ve talebiyle halife seçilen Hz. Ömer, Irak bölgesindeki fetihlere devam etti. Halifenin yeni bir orduyla lrak’a gönderdiği Ebu Ubeyde, karşılaştığı Sasani birliklerini üst üste yenilgiye uğrattı. Ancak Ebu Ubeyde komutasındaki ordu Köprü Savaşı’nda yenildi 634. Daha sonra Utbe bin Gazvan komutasındaki bir ordu bugünkü Basra’yı fethetti. Sa’d bin Ebu Vakkas komutasındaki Müslüman orduları, Sasanilerle yapılan Kadisiye Savaşı’nı kazandı 636. Bu savaşta Sasanilerin ordu komutanı Rüstem öldürüldü. Daha sonra Sasani İmparatorluğunun başşehri Medain fethedildi. Kadisiye Savaşından bir yıl sonra meydana gelen Celula Savaşı sonucunda İranlılar, Rey bugünkü Tahran şehrine çekildi. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Müslümanlar, Bizans’ı Ürdün topraklarında bulunan Fihl’de bir kez daha bozguna uğrattı. Şam Dımeşk 635’te fethedildi. Böylece Roma İmparatorluğu’nun bu şehirdeki bin yıllık hakimiyetine son verilmiş oldu. Hz. Ebu Bekir devrinde Herakliyus’un ordusuyla Müslümanlar Yermük’te karşı karşıya gelmişlerdi. Hz. Ömer’in halifeliğinin ilk günlerinde de devam eden bu savaşta Müslümanlar galip geldi.” Amr bin As’ın Kudüs’ü 637 yılında fethetmesinden sonra Müslümanlar 639 yılında Mısır’a hareket etti, Babilyon Kalesi’ni kuşattı 639. Kuşatmanın uzaması üzerine Kıptilerin lideri Mukavkıs, Amr bin As ile Mısır halkı adına bir anlaşma yaptı. Daha sonra Amr bin As, İskenderiye’ye yöneldi. Dört ay süren kuşatmadan sonra burayı da fethetti 642. Böylece Mısır’ın fethi tamamlanmış oldu. Hz. Ömer’in isteğiyle Amr bin As, bölgenin başşehrini İskenderiye’den Fustat’a nakletti. Abdullah bin Sa’d, İfrıkiye’yi Tunus fethederek Sübeytıla’yı ele geçirdi. Böylece Bizans'ın İfrikiye’deki hakimiyeti de sona ermiş oldu. Arap Yarımadasının sınırlarını aşarak çeşitli ülkelere sefere çıkan, ardından buralara yerleşen Müslümanların siyasi, iktisadi ve sosyal hayatlarının yeni şartlara göre düzenlenmesi gerekiyordu. Gerek Müslümanlar gerekse gayrimüslimlerle alakalı olarak ortaya çıkan farklı problem ve ihtiyaçları gören Hz. Ömer, bunların halledilmesi için çeşitli düzenlemelerle yeni kurumlar oluşturdu. “Beytülmal”, Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir dönemlerinde de vardı. Ancak, kurumsal bir yapıda değildi. Hz. Ömer, fetihler neticesinde ganimet ve cizye gibi gelirlerin artması sebebiyle beytülmalı yeniden şekillendirdi. Yargı görevini, Hz. Peygamberin uygulamasına uygun olarak başkentte bizzat halifeler kendileri ifa ediyorlardı. Eyaletlerde ise bu görevi, tayin edilen kadılar yerine getiriyordu. Hz. Ömer, eyalet kadıları dışında savaşlarda askerler arasında çıkması muhtemel ihtilaflar için askerî kadılar atadı. Hapishaneler de Hz. Ömer devri’nde kurumsal bir yapıya kavuştu. Ordugâh şehirleri, fethedilen toprakların korunması ve uzak bölgelere yeni seferlerin düzenlenebilmesi için bir ihtiyaç hâline gelmişti. Bunun için Hz. Ömer’in emriyle Basra, Kûfe ve Fustat gibi bölgelerde ordugâh şehirleri olarak, İslâm Devlet Teşkilat, kurumsal bir yapıya, büyük ölçüde Hz. Ömer döneminde ulaşmış oldu. İslam devletinin sınırlarını genişleten, adli ve idari alanlarda birçok yenilikler getiren Hz. Ömer, Mescid-i Nebî’de sabah namazı kıldırırken bir demirci ustası olan Mecusi Ebu Lü’lü’ü tarafından şehit edilmiştir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in doğumunda gerçekleşen mucizeler nelerdir? Mevlit Kandili 2018 ne zaman, şimdiden merak konusu oldu. İslam aleminde özellikle de Türkiye'de mübarek gün ve geceler büyük bir dikkatle takip edilir, o gün ve geceler geldiğinde ise büyük bir özenle idrak edilmeye çalışılır. Türkiye'de Mevlid Kandili 2018 yılı içinde 19 Kasım'da Pazartesi gününü Salı gününe bağlayan gece idrak edilecek. Peki 2018 yılı içinde idrak edilmeyen mübarek gün ve gece kaldı mı? Kalmadıysa 2019 yılı içindeki kandil ve mübarek geceler hangi tarihlere denk gelecek? İşte detaylar? MEVLİT KANDİLİ NEDİR? Mevlit Kandili 2018 vesilesiyle bir kez daha Mevlid'in kelime anlamını buradan zikretmek istiyoruz. Mevlid kelime olarak "doğmak" anlamına gelir. Kandil kelimesi ise ışıldak anlamına geldiği gibi belli günlerde yakılan aydınlık anlamı da içeriyor. Bu iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan Mevlid Kandili ise efendimiz doğumu için kullanılmaktadır. Mübarek gün ve geceler arasında yer alan Mevlid Kandili, insanı insan yapan bütün güzelliklerin odaklandığı bir şahsiyet olan rahmet elçisi Hz. Peygamberin doğumunu kutladığımız, onun bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatan insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, kısaca insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme mevsimidir. MEVLİD KANDİLİ İLK NE ZAMAN İFA EDİLDİ? MEVLİD KANDİLİ TARİHÇESİ Türkiye'de Osmanlı döneminden bu yana aralıksız bir şekilde ifa edilen Mevlit Kandili, İslâm dünyasında ise ilk defa, Mısır'da hüküm süren Fatımîler 910-1171 tarafından tertiplenmiştir. Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi. Fatimîler, Hz. Ali ve Fatıma doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi. Sünnî Müslümanlarda ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında, Selahaddin Eyyubî'nin eniştesi ve Erbil atabeyi Melik Muzafferuddun Gökbörü tarafından tertiplenmiştir. Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakıh, sûfi, vaiz ve diğer alimleri Erbil'e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi. Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke'de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır. Mekke ve Medine'den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bu, bugüne kadar sürekliliğini korumuştur. Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588'de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii'nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii'nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı. MEVLİT KANDİLİ'NİN İSLAM DİNİNDEKİ YERİ NEDİR? Mevlid Kandili'nin İslam dinindeki yeri konusunda şimdiye kadar birçok tartışma yaşanmıştır. Sonuç itibariyle Peygamber efendimiz döneminde yapılan bir ritüel olmadığı için sonradan ortaya çıkması, "bidat" tartışmalarını başlatmıştır. Ancak bazı alimler bunun bitatın güzel olanına girdiği konusunda hemfikir. Büyük hadis ve fıkıh âlimi olan İbni Hacer, mevlid merâsiminin meşrûiyeti hakkında şu hadisi zikreder İbni Abbas’ın rivayetine göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz Medine’ye hicret ettiklerinde Aşure gününde Yahudilerin oruç tuttuklarını öğrenir. Oruç tutmalarının sebebini sorduğunda Yahudilerden şu cevabı alır “Bu çok büyük bir gündür. Bugünde Allah, Mûsâ ile kavmini kurtardı. Firavun ile kavmini suda boğdu. Mûsâ da buna şükür için oruç tuttu. İşte biz de bugünün orucunu tutuyoruz.” “Bunun üzerine Peygamberimiz, Öyleyse biz Mûsâ’ya sizden daha yakın ve evlâyız’ buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulması için tavsiyede bulundu.” Müslim, Sıyam 127 İbni Hacer bu nakilden sonra şöyle der “Bundan anlaşılıyor ki, böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah’a şükretmek tam yerindedir. Fakat mevlid merasiminin Peygamberimizin doğum gününe denk getirilmesi için dikkat etmek gerektir.” el-Hâvî fi'l-Fetevâ, 1/190. MEVLİD GECELERİ OKUNAN MEVLİDLER İslam dünyasında peygamber efendimizi yâd etmek, ona salât-selâm getirmek maksadıyla çeşitli dillerde okunan mevlidler vardır. Arapça “Bâned Suâd, Bürde ve Hemziyye” kasideleri birer mevliddir. Türkçede ise yirmiden fazla mevlid manzumesi vardır. Fakat bunların içinde en çok tutulan ve okunanı Süleyman Çelebi merhumun 1409 yılında yazdığı Vesiletü’n-Necât isimli mevlid kitabıdır. MEVLİD KANDİLİ'NDE NELER YAPILMALI? Özelde Mevlid Kandili, genelde ise bütün mübarek gün ve gecelerde alimler tarafından yapılması önerilen bazı faaliyetler var. Mübarek gecelerin ihyası ile ilgili hususi bir ibadet mevcut değildir. Namaz, tilavet-i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeşitleri ile gece ihya edilebilir. Bunlar arasında tabii olarak dua ve ibadetler ön sıralarda yer alır. İşte mübarek gün ve gecelerde yapılması önerilen faaliyetler 1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli. 2. Peygamber Efendimiz sas’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli. 3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli. 4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli. 5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli. 6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı. 7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı. 8. Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı. 9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli. 10. Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli. 11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli. 12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli. 13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı. 14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı. 15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı. 16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı. 17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli. 18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli. 19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in doğumunda gerçekleşen mucizeler nelerdir? Peygamber efendimizin dünyaya teşrif ettiği gece olan Mevlid Kandili'nde doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği bilinir. İşte o gece yaşandığı belirtilen olaylar ve gelişmeler O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur." dediler. Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı. Peygamber Efendimize asm hamileyken rüyasında şöyle denmiş "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım.' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver." Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batıyı, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı. Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle "O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük." Evet, bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir "Hem Muhammed gelmesi oldu yakin Çok alâmetler belürdi gelmedin." Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi. Dünyayı şereflendiren İki Cihan Serveri asm'nin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar. Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki Peygamber Efendimizin asm üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu. - Aynı gece Kâbe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü. - Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi. - Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü. - Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ'TAN MEVLİD KANDİLİ MESAJI Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Mevlid Kandili mesajında, "Bugün yeryüzü onun getirdiği değerlerle buluşursa insanlık huzuru yaşayacaktır. Dünyayı, İslam'ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, güzel ahlak ve bir arada yaşama ilkeleriyle tanıştırmak ise son Peygambere ümmet olmanın onurunu yaşayan müminlerin iman ve kulluk sorumluluğudur." ifadelerine yer verdi. Erbaş, Mevlid Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajda, 19 Kasım 2018 Pazartesi gününün Hazreti Muhammed Mustafa'nın yeryüzünü teşrifinin yıl dönümü olduğunu anımsattı. Hazreti Muhammed'in, Allah'ın insanlığa gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın rehberi olduğuna işaret eden Erbaş, ahlaki değerleri ve erdemleri kaybeden insanlığın Hazreti Muhammed'in gelişiyle tekrar hak, hukuk, merhamet ve güzel ahlak gibi değerlerle buluştuğunu dile getirdi. Cehaletin ve zulmün hakim olduğu, merhametin, erdemin ve hikmetin kaybolduğu bir çağın, Hazreti Muhammed'in gelişiyle, ilmin, adaletin, şefkatin aydınlığında, asr-ı saadete dönüştüğünü belirten Erbaş, "Cahiliye girdabında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlar, onun peşinden giderek, kardeşliğin, ahde vefanın, güzel ahlakın ve bütün iyi davranışların en güzel örnekleri olmuşlardır. Onun gelişiyle, bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde, zihin, fikir ve ahlak planında tarihin en büyük inkişafı ve dönüşümü yaşanmıştır." ifadelerini kullandı. Allah'ın Hazreti Muhammed'i "şahit, müjdeleyici, uyarıcı" ve "dosdoğru yol üzere gönderilmiş bir elçi" olarak tanıttığına dikkati çeken Erbaş, "Kur'an-ı Kerim'e göre, Peygamber Efendimizi sevmek Allah'a itaatin ölçüsüdür ve o, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmaya iman edenler ve Allah'ı çokça zikredenler için en güzel örnektir. Bilinmelidir ki, Hz. Peygamber'in sünneti, Kur'an'ın hayata dönüşmüş şeklidir. Kur'an'dan sonra İslam'ın ikinci temel kaynağıdır. Dolayısıyla onu göz ardı ederek İslam'ın anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu. Mevlid-i Nebi'yi anmanın aynı zamanda, savaşlar, yoksulluk ve ümitsizlik gibi devasa sorunların kuşattığı yeryüzünü yeniden adalet, merhamet ve muhabbetle tanıştırmanın yolunu ve yöntemini anlamak olduğuna işaret eden Erbaş, şöyle devam etti "Peygamber Efendimizi hakkıyla tanımak; güzel ahlakı, kardeşliği, ahde vefayı, merhameti, dostluğu, cesareti, adaleti, erdemli davranışı, başkasının iyiliği için çalışmayı, Allah'a kulluğu, gerçek manada özgürlüğü anlamak demektir. Bugün yeryüzü onun getirdiği değerlerle buluşursa insanlık huzuru yaşayacaktır. Dünyayı, İslam'ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, güzel ahlak ve bir arada yaşama ilkeleriyle tanıştırmak ise son Peygambere ümmet olmanın onurunu yaşayan müminlerin iman ve kulluk sorumluluğudur. Bu itibarla Mevlid-i Nebi, aynı zamanda Müslümanlar için bir tefekkür ve muhasebe iklimidir. Sözler, fiiller, idealler ve sorumluluklar dairesinde bütün bir hayatın, rahmet Peygamberinin hayatı ve sünneti ekseninde muhasebeye tabi tutulmasıdır. Gönüllerdeki peygamber aşkını, hayata Peygamber ahlakı, kulluk sorumluluğu ve ümmet bilinci olarak taşımaktır." Tüm vatandaşların ve İslam aleminin Mevlid Kandilini tebrik eden Erbaş, "Mevlid-i Nebi'nin birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeye vesile olmasını yüce Rabb'imizden niyaz ederim." ifadesini kullandı.

hz muhammed döneminde yaşanan gelişmeler