🏮 Ruhun Mu Ateş Yoksa O Gözler Mi Alevden Sözler

Ruhunmu ateş, yoksa o gözler mi alevden hele ki bilemedim hiç güzelliğin nereden..! 27 Jul 2022 Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül Ruhunmu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi alevden; Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?” kimin sözleriydi bunlar; dur hatırlayacağım Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. "pervane olan,kendini gizler mi alevden?" Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan, kendini gizler mi alevden? Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu.. Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Ruhunmu ateş, yoksa o gözler mi alevden? 2019-11-20T19:46:06Z Comment by User 971135505. I loved this movie. 2019-08-12T15:18:46Z Comment by Nur SAĞLIKSEVER. ahh.. what a lovely melody T^T. 2018-11-13T13:14:56Z. Users who like The Wind Rises OST - 28. Journey (Marriage) Users who reposted The Wind Rises OST - 28. Journey (Marriage) Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, hastası olunan sözler 18; türk kahvesinin abartılmış balon bir kahve olması 34; dinlenme tesisi soğuğu 47; ruhun mu ateşten yoksa o gözler mi alevden. Şu tozlumikrofon Geri Gelen Mektup, Geri gelen mektup şiiri, Hüseyin Nihal Atsız Şiirleri. Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; bMYpp. AnasayfaTürk ŞairlerHüseyin Nihal AtsızGeri Gelen Mektup Mutlak SeveceksinYolların SonuYalnızlıkGeri Gelen MektupAdsızKahramanlıkO GeceSesleniş Geri Gelen MektupRuhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler! Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik... Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin Sen vururken de öldürürken de güzelsin....... Hüseyin Nihal Atsız En Güzel ve Kısa Hüseyin Nihal Atsız Şiirleri Hüseyin Nihal Atsız 12 Ocak 1905 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini Kadıköy’de tamamlayan Nihal Atsız, İstanbul Lisesi’nde okuduktan sonra, Askeri Tıbbiye’ye kayıt olmuştur ancak 3. sınıfta teğmene selam vermediği için okuldan atılmıştır. Nihal Atsız bu olaydan sonra yardımcı öğretmen olarak görev yapmıştır. Küçüklüğünden beri şiire meraklı olan Hüseyin Nihal Atsız, Askeri Tıbbiye okulunda Türkçülük fikrini benimsemiştir ve bu nedenle şiirlerinde Türkçülük üzerinde fazlasıyla durmuştur. Hüseyin Nihal Atsız 11 Aralık 1975 yılında İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Şair ölmesinin ardından geride birçok eser bırakmıştır. Bu içeriğimizde sizler için en güzel ve anlamlı Hüseyin Nihal Atsız şiirlerini derledik. İşte Hüseyin Nihal Atsız kısa aşk şiirleri… 1. Afşın'a Ağıt 2. Geri Gelen Mektup 3. Mutlak Seveceksin 4. Yolların Sonu 5. Kahramanlık 6. Kahramanların Ölümü 7. Adsız 8. Türkçülük Bayrağı 9. Yalnızlık 10. Ay Yüzlü Güzel Konçuy 11. Türk Kızı 12. Türklerin Türküsü 13. Koşmalar Ağıt 14. O Gece 15. Yarının Türküsü Hüseyin Nihal Atsız Şiirleri; 1. Afşın'a Ağıt Ne ümitlerle gelip dünyaya En güzel ismi takındın Afşın! Böyle erken bırakıp gitme neden? Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın? Kaldı senden bize bir gamlı seda... Bir vedadır o seda, sade veda! 2. Geri Gelen Mektup Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler! Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik..., 3. Mutlak Seveceksin Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş, Bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın... Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor Daldığın alemden uyan ki, Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder... Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver! Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin... Yazmış kaderin Aşkıma ömrünce esirsin! Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin. Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... 4. Yolların Sonu Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden itler bile gülecek kimsesizliğimize Gidiyorum gönlümde acısı yanıkların... Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda. Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına. Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin Değişilir topuda bir sokak kaltağına. İster düşün... Kendini ister hayale kaptır... Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır Sevimli bir hayale açılırken kolların. Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı! Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları. Düştüğü yer uzakta “DİLEK” adlı bir saray. O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini; “Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek. 5. Kahramanlık Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir. Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından Koşar adım gitmeli onların arkasından. Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir. Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık... Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık; Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir. Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Bunun için ölüme bir atılış gerekir. Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir... 6. Kahramanların Ölümü Gerilir zorlu bir yay Oku fırlatmak için; Gece gökte doğar ay Yükselip batmak için. Mecnun inler, kanını Leyla’ya katmak için. Cilve yapar sevgili Gönül kanatmak için. Şair neden gam çeker? Şiir yaratmak için. Dağda niçin bağırılır? Feleğe çatmak için. Açılır tatlı güller Arılar tatmak için. Tanrı kızlar yaratmış Erlere satmak için. İnsan büyür beşikte Mezarda yatmak için. Ve........................... Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için... 7. Adsız Ey gözlerinin rengi,bütün ruhumu sarsın Kalbimde bugün açtı siyah renkli çiçekler Bir gün beni rüzgarlara kalbinle sorarsan ''Can verdi senin ruhuna çoktaan''diyecekler! Taa kalbe giren gözlerinin şulelerinden Gel sevgili gel,sen bana bir semli kadeh sun Hiç titrememiş kalbimi tiretti yerinden Oynattı evet,sendeki baş döndüren efsun. Ey gözleri hançer gibi keskin,dişi kaplan İster bana aşkın bütün alamını çektir İster beni öldürmek için sineme saplan Ölsem bile aşkım seni takib edecektir... 8. Türkçülük Bayrağı Türk duygusu her Türkçüye en tatlı kımızdır; Türk ülküsü candan da aziz bayrağımızdır. Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar; Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar. Nerden geliyor? Tanrıkut'un ordularından! Lakin bize bir beyt okuyor kutlu yarından Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez! Atsız yere düşmekle bu bayrak yere inmez!... 9. Yalnızlık Yine aklımda bugün sen varsın, Yine derdinle hayalim hasta. Bürüsün kalbimi derdin sarsın; Bir ümit var bu tükenmez yasta. Bir yaram var! Ona merhem vurman, Bir hayaldir ki gönülden taşıyor. Ayırırken bizi yollar ve zaman, Sana kalbim daha çok yaklaşıyor. Nerde bilmem o geçen günlerimiz? Artık onlar yeniden gelmeyecek. Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz, O öten kuş, o güzel pembe çiçek? Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar Ötüşürlerdi yağarken yağmur. Şimdi onlarda melul olmuşlar, Çünkü artık ne ışık var, ne de nur. Dinledik rüzgarı sessiz sessiz Okuyorken bize bir gamlı kitap. Suya çizmişti gümüşten bir iz, Yükselirken gece dağdan mehtap. Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm; Ne gelen var, ne giden var, ne soran. Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm; Esiyor sadece gönlümde boran. Bir hayal alemi ardında; uzak, Sisli iklimlere sürdüm, gittim. Varlığım burda sönüp kaybolacak... Belki ben şimdiden öldüm... Bittim... 10. Ay Yüzlü Güzel Konçuy Mestim bugün aşkınla ay yüzlü güzel konçuy, Gönlümde esip çınla, ay yüzlü güzel konçuy. Şevkinle serab ettin, aşkınla harab ettin, Payında türab ettin,ay yüzlü güzel konçuy. Sensiz yaşamak boştur, birlikte ölüm hoştur, Coştum, daha çok coştur, ay yüzlü güzel konçuy. Sevginle geçip serden, bildim yaralar nerden; Eyvah kara gözlerden, ay yüzlü güzel konçuy. Zulmetteki mahımsın, gönlümdeki ahımsın, Ömrümde günahımsın, ay yüzlü güzel konçuy. Lebler sücü, bir tas ver; hem neş'e ve hem yas ver; Hançer mi o kirpikler, ay yüzlü güzel konçuy. Almış beni albızlar, gönlümde yaran sızlar, Kurban sana Atsızlar, ay yüzlü güzel konçuy... 11. Türk Kızı Pınar başına geldi Bir elinde güğümü; Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü, Bağlamıştı gönlümü Saçlarının düğümü. Bilmiyordum bu örgü Acaba bir büyü mü? Sordum Nerdedir yerin? Nedir senin değerin? Yedi kral vurulmuş, Ne bu ceylan gözlerin? Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin? Şöyle dedi bakarak Göklere derin derin Kralların taçları Beni bağlar büyü mü? Orduları açamaz Gönlümdeki düğümü. Saraylarda süremem Dağlarda sürdüğümü. Bin cihana değişmem Şu öksüz Türk'lüğümü... 12. Türklerin Türküsü Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa, Türk’e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa; Yedi ordu birleşip kaşımızda parlasa Onu kanla söndürür parçalarız, yeneriz. Biz Turfanı yarattık uyku uyurken Batı Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı. Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı Türk gücü bir yıldırım, Türk bilgisi bir deniz. Delinse yer, çökse gök,yansa, kül olsa dört yan, Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan. Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan, Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz... 13. Koşmalar Ağıt Gönlümde yazdığım bu son ağıta Nazire yaparak coşan dalgalar! Hastası olup da geç vakit hekim Arayanlar gibi koşan dalgalar! Sizinde elbette var bir sızınız, Bundan mı geliyor korkunç hızınız? Benide beraber alır mısınız? Kederle kabarıp şişen dalgalar? Sizinle paylaşsak bu korkunç gamı, Bitmiyor bu sonsuz ecel akşamı. Bilmem ki bundan mı titriyor gemi? Ey dalgakıranı aşan dalgalar? Hey ATSIZ çöküyor eski bir direk. Baksanda dünyaya titremeyerek, Hepimiz beraber haykırsak gerek Ey bela dehrinde pişen dalgalar!.. 14. O Gece O gece ne kadar güzeldi mehtap Gönülden fışkıran nağmeler gibi. Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap En tatlı ilk ve son buseler gibi. O gece o müthiş deniz durgundu, Ömründe susmayan rüzgar yorgundu, En kara gönüller aya vurgundu Leyla’yı içinde bulan er gibi. O gece zevkini duydum hayatın, Sırrını anladım mükevvenatın. Gönlümde yıkılan bir kainatın Sesini işittim giryeler gibi. O gece hayatım sanki masaldı, Şuurum o anın içinde kaldı, Kalbime ışıktan bir füsun doldu İnsanı çıldırtan handeler gibi. O gece felekten bir gece çaldım, Ömrümde son defa bahtiyar oldum; Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm Ve, sustum, sükutu besteler gibi. O gece ne kadar güzeldi mehtap, Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap, Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap, Rüyada çalınmış buseler gibi. O gece gönlüm de aya vuruldu; İçimde küllenen ateş dirildi. Dünyada ne varsa yere serildi, “O” kaldı... Kalbimi seyreder gibi. O gece sevgim coşkun ırmaktı, Kalbimden taşarak o kalbe aktı; ................... Gözlerime en keskin bakışla baktı ”Ben de seni Atsız, ben de ....” der gibi... 15. Yarının Türküsü Arkadaşlar, haydi artık saflar dizilsin! Uzak, yakın ufuklardan koşup gelerek Belde çelik kılıç, içte çelikten yürek Taşıyanlar saflardaki yerini bilsin! Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde; Keder, elem her ne varsa geride kalsın! Tehlikeler duman gibi tüterken yerde Arkadaki her düşünce sönüp ufalsın. Kahramanlar yürük gider ölüme karşı, Bir sevgili gibi onu basar bağrına! Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı, Yürüyelim şu doğmakta olan yarına... Sen ne kadar güzel şeysin, ey şanlı ölüm! Bizim bütün talihimiz sende saklıdır. Ey dünyada her yiğite nişanlı ölüm, Zevki sende arayanlar elbet haklıdır. Köprüköy'den, Pilevne'den gelen ses nedir? Çanakkale şehitleri dirildiler mi? Çocuklarda yeni doğan bu heves nedir? Kocamışlar bir sır için gençlik diler mi? Saflarımız seylerse de yine ileri!.. Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak! Haydi sarssın yeri, göğü cenk türküleri; Kanımızla burda yarın güller açacak.

ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden sözler