🐬 18 Mart Çanakkale Zaferi Ile Ilgili Yazı
NotuiteSaneÇanakkaleZaferi Konulu Kompozisyon Örnekleri Kısaca. Zaferin Adı Çanakkale (Örnek Yazı 1) Çanakkale Zaferi, yedi yüzyıl üç kıtaya hükmeden büyük Osmanlının son zaferi, yeni kurulacak Türk devletinin de temellerinin atıldığı zaferlerden biridir. Batılılar, “Hasta adam” dedikleri Osmanlı Devleti’ne son
18Mart Çanakkale Zaferi, her yıl olduğu gibi bu yıl da hem coşku ile kutlanırken hem de şehitlerimizi anarak bir yandan da hüzün ile anımsanmıştır. Bayraklara asıl rengini veren o uğurda canını veren şehitlerin kanıdır. Bizim bayrağımızın kırmızısı da Çanakkale Savaşı’nda canını feda eden şehitlerimizin
Anasayfa/ Gündem / 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlu olsun! Mart 18, 2018 Gündem Yorum yap 2,163 Okunma. Paylaş. Facebook; Twitter; Google + LinkedIn; İlgili Yazılar. Ünlü Erkek Giyim Markaları ve Alternatif Kombinler. Haziran 4, 2020. Varis Nedir ve Tedavi Yöntemleri Pinterest hakkında bilmeniz gereken en önemli şey onun
İkikarar arasındaki fark; BİRLİK VE DAYANIŞMA SENDİKASI dır. Sendikamız üyesi ebe arkadaşımıza 11.05.2022 tarihli yazı ile tecziye edilen 200 ceza puanı ve sözleşme feshi, Hukuk komisyonumuzun hazırladığı 13.05.2022 tarihli itirazı sonrasında yeniden değerlendirilerek 70 ceza puanına indirilerek tecziye edilmiştir.
18Mart Çanakkale Zaferi Pano Yazı ve Görselleri. Çanakkale Savaşı’nın üzerinden bir asırdan fazla bir zaman geçti ama o şehitlerimizin acısı halen tazeliğini korumaktadır. Birinci Dünya Savaşı cephelerinden en büyük kan
Okulumuzda18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma ve Çanakkale Zaferi Programı gerçekleştirildi. 0 24.03.2022 1071 Saygı duruşu ve İstiklal Marşı´nın ardından başlayan program Seka Ortaokulu öğrencilerinin okudukları günün anlam
18Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Oratoryoları. 18 Mart Çanakkale Zaferi İle ilgili Oratoryolar, En Güzel Çanakkale Zaferi Oratoryoları, Çanakkale Savaşı ve
18Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü. 16 Mart 2022. Konuşmacı: Doç. Dr. Ertuğrul Karakuş. Tarih: 17 Mart Perşembe Saat: 14:00. Yer: BAİBÜ Kültür Merkezi Mavi Salon.
18mart çanakkale zaferi ile ilgili yazı. Posted on 2022 by admin. 18 Mart 1915 günü ne oldu kısaca? 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ'NİN ANLAM VE ÖNEMİ Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara
AESw1KS. Tarihteki yenilgiler ve zaferler savaşlar hanesine yazılır. 18 Mart Çanakkale Zaferi ise özgürlük ve bağımsızlık hanesine yazılmıştır. Vatanlarını savunan insanların mucize zaferini anlatım bir destandır. İnsanlık tahine de acı bir ders olarak eklenmiştir. 18 Mart 2020 tarihi, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 105. yıl dönümü. 18 Mart 1915’te Çanakkale’ye denizden çıkarma yapmayı deneyen İngiliz-Fransız orduları, bir günde yenilgiye uğradılar. Bunun üzerine 25 Nisan 1915 tarihinde karadan saldırıya geçtiler. Çanakkale Kara Savaşları yaklaşık 8 ay sürdü. Müttefik kuvvetleri yüz binlerce kayıp verdi ve Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayıp bir gece sisten de yararlanarak kaçtılar. 25 Nisan 1915’te başlayan Kara Zaferi’nde, Anafartalar Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehası öne çıkmıştır. Çanakkale’nin kahramanları sadece komutanlar değil, cephede savaşan herkestir. Atatürk’ün Çanakkale Savaşları sırasında aldığı sorumluluk ve cephedeki başarısı dilden dile dolaşmaya başladı. Tüm engellemelere rağmen milletin kalbinde yer edindi. İstanbul’dan Anadolu’ya geçerken Anafartalar Kahramanı olarak karşılandı.
18 Mart Çanakkale Zaferi İle İlgili Yazı Sevgili Arkadaşlar Çanakkale Savaşları, yüzyılımızın en büyük savaşlarından birisidir. Birinci Dünya Savaşını galip bitirmek isteyen düşman devletler, gemileriyle Çanakkale Boğazını geçip İstanbulu almak istiyorlardı. Osmanlı ordusu, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazında aylar süren bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır. askerimizin şehit olduğu bu savaşlar sonucunda, düşman donanmaları ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. Çanakkale Savaşlarının denizle ilgili bölümü, 18 Mart 1915 tarihinde, düşman gemilerinin geri çekilmeleriyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, her 18 Mart gününde, Çanakkale Savaşlarını anmaktayız. Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İngiliz ve Fransız gemileri, 3 Kasım 1914 de boğazın iki yakasındaki birliklerimize ateş açtılar. Birliklerimizin karşı ateşi ile geri çekilmek zorunda kaldılar. 19 Şubat 1915 de düşman donanması kesin hücuma başladı. Osmanlı Ordusunun karşı ateşi ile, tekrar geri çekildiler. 18 Mart 1915 de İngiliz ve Fransızlar 16 harp gemisi ile büyük bir hücum daha başlattı. Üç gemisi sulara gömülen düşman donanması, tekrar geri çekilmek zorunda kaldı. Çanakkale boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız, topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askerler, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başladılar. Kara savaşları, 9 Ocak 1916 tarihinde son düşman birlikleri de geri çekilene kadar devam etmiştir. 6-7 Ağustos 1915 gecesi Anafartalara yapılan çıkarma harekatını, Mustafa Kemal komutasındaki birliğimiz durdurmuştur. 25 Nisan 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasında, yaklaşık sekiz ay boyunca şiddetli kara savaşları olmuştur. Sevgili Arkadaşlar Çanakkale Savaşları, Türk tarihinin belki de en önemli savaşıdır. Daha geniş ve ayrıntılı bilgi sahibi olmak için kaynakları mutlaka okumanızı öneriyoruz. Bugün özgür olarak yaşadığımız bu topraklara çok kolay sahip olmadığımızın bilinmesi gerekir. 18 Mart günü, 1915 Çanakkale Deniz Zaferinin yıldönümüdür. Bugün, 2002 yılından itibaren, Şehitler Günü olarak kabul edilmiştir. Şehit Allah yolunda canını feda eden, dinini, vatanını, bayrağını savunurken ölen, haksız yere öldürülen Müslümandır. Şehitlik, Allah katında peygamberlikten sonra en yüksek mertebedir. Şehitler, Allahın sevgili kullarıdır. Cennette onlar için sonsuz nimetler hazırlanmıştır. Arapça, Tanık anlamına gelen şehit, inançlarını yadsımamak uğruna, Allaha ya da kutsal saydığı değerlere tanıklık etmek ülküsüyle can veren kişidir. Kuran, Allah yolunda öldürülenlerin, Allahın bağışını ve merhametini kazandıklarını bildirir. Kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyoruz. Bugün, 18 Mart Şehitler Günü, aynı zamanda Çanakkale Zaferinin . Yıldönümü. Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Ulusu, belirleyici bir rol oynamıştır. Millet olma bilincinin tohumlarının atılarak, Kurtuluş Savaşının kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir. Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşının en önemli ve hassas bölümünü teşkil eder. Çanakkale Savaşı, ordumuzu zafere taşıyan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmış, milletimiz, 500 bin evladını bu savaşta şehit vermiştir. Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır. Çanakkale Zaferinin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır. Bu konuda, Şehit Ailelerimizin ve Muharip Gaziler Derneğimizin, çok önemli bir sorumluluğu üstlendiklerini görüyoruz. Şehit Ailelerimiz, yaşadığımız pek çok sıkıntılı dönemde ortaya koydukları, sağduyulu ve kararlı tutumla, milletimizin vicdanı haline gelmiştir. Gazilerimiz, toplumumuzun milli hafızasını oluşturmaktadır. Milletimiz, ne zaman kendini darda hissederse, gazilerimizi dinlemesi, gazilerimizin ve şehitlerimizin vatan sevgisi çizgisine dönmesi, yeniden dirilmesi için yeterli olacaktır. Çanakkale Savaşı ortaya koymuştur ki, her ne sebeple olursa olsun savaş; büyük bir yıkımı, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasını ifade eder. Türk Milleti, kendi şehitlerine gösterdiği özeni ve ilgiyi, bu savaşta ölen yabancı askerlere de göstererek, insanlığın yere düşen onurunu da ayağa kaldırmıştır. İnsanlık, geçmişin hatalarından gerekli dersleri çıkararak, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren çatışmaları sonlandırmalıdır. İnsanların hiçbir ayırım gözetmeden ve gelecek kaygısı duymadan; huzur, sevgi ve kardeşlik içinde bir arada yaşayacakları, barış dolu bir dünyanın temelleri atılmalıdır. Çanakkale Zaferinin 90. Yıldönümünde, Büyük Önder Atatürkü, Çanakkale Şehitlerimizi ve bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi, Şehitler Günü münasebetiyle, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allahtan rahmet diliyorum. Çanakkaleye Selam Yola Devam Mart ayının 18i geldi mi, içimizi farklı duygular kaplar. Biraz buruk, biraz iftihar dolu, biraz hüzünlü ama bir o kadar da gururla dolu duygular hakim olur bize. Zira, insanlığın kıyamete kadar dönüp dönüp bakacağı, bakıp da ders alacağı, tarihe unutulmaz bir not düşülmüştür Çanakkalede. Biz hiçbir zaman bir kutlunun tesbitleri içinde, ne tarihte olup biten büyük hadise ve örnek şahısları anlatıp, destanlaştırıp sadece bununla avunacağız ne de onları hafife alma basitliğine düşeceğiz. Daima tarihin şeref levhalarına ki, takdir-i ilâhî, ecdadının yapıp ettikleri ile iftihar edebilecek, tarihi okuyup anlatırken yüzü kızarmayacak, yeryüzünde nadide milletlerden biri olduğumuza inanıyorum- ibretle bakacağız. Onlardan ders alacağız ve istikbale yürüyeceğiz. Bugün, tarihin tozlu raflarından çıkarılıp insanlığın önüne serilen bir çok döküman, Çanakkalede akıl almaz hadiselerden bahsediyor. Şimdilerde bunlar hakkında bir sürü kitap ve makaleler yazılarak o günlere bir ışık tutulmaya çalışılıyor. Bu hususta samimi gayretleri olan herkesi manen alkışlıyor ve onlara çok müteşekkir olduğumu arz etmek istiyorum. Bizim, işin bundan sonrası adına gerekli şeyi yapıp yapmadığımız hususunda ise, çok iç açıcı şeyler söylenemez zannediyorum. Çanakkale savaşları, kendi kulvarında dünyanın en büyük olaylarında birisidir. Yokluk, varlığı.. iman, küfrü.. tevazu ve mahviyet, kuru gururu.. perişan etmiştir. Mevzuya böyle yaklaşıldığında Çanakkaleden çıkarılabilecek pek çok ders vardır. Bunlardan bazıları şunlar olabilir Herşeyden evvel, Çanakkalenin savaş yolu ile geçilemiyeceği bütün dünya tarafından görülmüş ve kabul edilmiştir. O dönemin süper güçleri, İngiliz ve Fransız orduları, onların isimlendirmesi ile yenilmez armada olarak bilinen orduları dahi yenilebilirmiş, bütün dünya bunu gördü. Tarihin hemen her döneminde dünyanın dört bir tarafında problem çıkaran, baş ağrıtan, adeta çıban başı durumundaki İngiltere, tarihindeki en büyük hezimet ve asker kayıbıyla büyük bir prestij kaybına uğradı. Çanakkale geçilemeyince I. Dünya harbi uzamıştır. Sıcak denizlere inme, yıkılan Osmanlı pastasından pay alma ümidiyle İttifak Devletlerinin safında savaşa katılan Çarlık Rusyası, Çanakkaleden geçip kendisine ulaşacak İttifak kuvvetlerinin yardımını elde edemediği için, içindeki iç karışıklıkların üstesinden gelememiş ve Bolşevik ihtilaline sahne olmuştur. Doğusundaki son karakolunda kardeşlerinin ölüm kalım mücadelesine seyirci kalan âlem-i İslam, Türk ordusunun muzafferiyetiyle bayram yapmıştır... Tarihin felsefesini yapanlar daha pek çok netice ve ders çıkarabilirler. Burada alınacak mühim derslerden birisi de, inanan insanın en zor şartlarda bile Rabbisinin inayetiyle, aşılmaz gibi görülen dağların aşılabileceğine, geçilmez gibi görülen deryaların geçilebileceğine, bükülmez gibi görülen bileklerin bükülebileceğine katiyyen iman etmesi gerektiğidir. Kuran, içinde Hz. Dâvûdun da bulunduğu Tâlûtun ordusunun başından geçenleri anlatır. Onlar Câlûtun dev orduları karşısında pek az bir kuvvetle savaşmışlar ve galip gelmişlerdir. Böyle büyük bir imtihanla karşı karşıya kaldıklarında ise, Rabbilerinden niyazları sabır olmuş ve nice az ve zayıf kavimlerin güçlü ve kalabalık kavimlere Allahın izni ile galebe çaldığını dile getirmişlerdir. Bakara, 2/249 Bazı kaynaklarda bu az sayıdaki inanmışların 313, yani Ashab-ı Bedir sayısınca, karşı tarafın ise 60 binden fazla olduğu söylenmiştir. Belki Çanakkale, insan sayısıyla kıyas yapıldığında değil ama artık teknolojinin savaştığı o harpte tam böyle bir kıyaslamaya uygun düşecektir. Zira, bir tarafta tam teçhizatlı, çağın en modern ve zengin silahlarına sahip düşman kuvvetleri, öbür tarafta sınırlı sayıda silahı ve cephanesi olan, silahlarının teknolojik seviyesi de çok geri olan bir ordu. Yani Çanakkale, bu yönüyle de bir Bedir, bir Tâlût-Câlût mücadelesi gibidir. Bir diğer nokta, Hakk namına canın malın bir keseye konup takdim edildiği yerdir Çanakkale. Yeri geldiğinde, inanan herkesin her şeyini Onun yolunda nasıl seve seve verebildiğinin gösterildiği yerdir Çanakkale. Kutlu Nebînin ifadeleri içinde, ancak Allahın yolunda ölenler şehid olacaktır ve Mehmetçik de bunu peylemeyi murad eder. Evet, şehidlik büyük bir mertebe, ulvî bir makamdır. Her inançlı kimse bunu talep eder. Ancak, şehidliği bahşeden Mevlâdır. Yâni, bu makam dînî bir makamdır. Sırf Onun rızası için mücadele edildiğinde elde edilebilecek bir makamdır. O halde kimsenin o şehittir demesiyle olunmayan, kimsenin tekelinde olmayan bir ünvandır. İşte bu sebeple, Mehmetçik, her şeyini sadece Onun rızası için Onun yoluna sermiştir Çanakkalede. Bu da vatan evladında, ötelere ve şehadete ne denlü bir iştiyak olduğunu gösterir. Bir başka mevzu da şudur ki, Çanakkalede en zor şartlarda bile mürüvveti elden bırakmayan bir Mehmetçik vardır. Yani, düşmanı eline geçirdiği, her türlü eza ve cefayı uygulayabileceği halde bunu yapmayıp, bir misafir muamelesi sergileyen Anadolu kahramanları vardır. Şimdi, benzer durumda karşı tarafın ne melanetler yaptığını, ne insanlık dışı eza ve cefalara girdiğini anlatarak sizin kin ve nefretinizi galeyana getirmek istemem. Ama biz bu idik, onlar da o. Unutulmamalı ki, o gün Çanakkaleyi silahla geçemeyen düşman kısa bir zaman sonra siyaset entrikaları ile İstanbula girmiştir Bir cephede 250 binden fazla şehid vererek sokmadığımız düşman, daha sonra her nasılsa elini kolunu sallaya sallaya boğaza girip toplarını saraya çevirerek küstahça meydan okumuştur? Bütün bu olup bitenlerden sonra nazarlarımızı mazinin derinliklerinden bugüne çevirelim. Asıl yapmamız gereken de budur. Tarihi okuyup günümüzü yorumlama, günümüzü yaşama.. ama daha az hata, daha az kayıp ve daha çok kazançla. Tarihteki entrikalar kılıf değiştirerek, neslimizin önüne tekrar tuzak olarak kurulmuş durumda. Hadiselere bu açıdan bakınca, şunu demek çok yanlış olmasa gerek Bugün düşman dünkünden daha azim ve daha cesimdir. Ancak, içimizde ve dost suretindedir. Başlar üstündeki bir millet, işlene işlene ne hale gelmiştir. Her gün birbirini öldüren, yaralayan, kavga eden insanların zuhur ettiği.. ırz ve namusun payimal olduğu.. haramların helal addedildiği ve işlenirken artık yüzlerin hiç kızarmadığı.. yalanın, aldatmanın, rüşvet ve ihtikârın yayıldığı bir toplum haline nasıl geldik? İnsanların ne evinde ne sokaklarda emniyet içinde olamadığı.. hırsızlık ve anarşinin hakim olduğu bir cemiyet nasıl oluştu? Köşe taşlarında sadaka yuvaları olan caddelerde bugün güpe gündüz elindeki çantası çalınan insanların feryatları duyuluyor. 600 seneden fazla hüküm süren bir devlette, kayıtlarında şahitlerle tesbit edilip cezası verilen bir tek zina vakası varken, belki altı asırda işlenen bu tür suçlar bir haftada bir metropolde işleniyor. Bazıları da bundan utanmak şöyle dursun iftihar ediyor. Merd-i Kıptî şecaat arzederken sirkatin söylüyor. Ne oluyor insanlara, ne oluyor inananlara... İman zafı, eğitimsizlik, nefse zebun olma, kötü emellere alet olma mıdır.. ve neticesi darmadağınık bir portre çizen toplum denebilir mi? Herşeye rağmen etrafa nurlar saçan bir zümrenin varlığı ne kadar ümitbahş etse de, bu gerçekler ister istemez ürkütüyor ben müminim diyeni... Oysa, başımıza açılan oyunlar belli, çareleri de bellidir. Kısaca; 1. İmtihan Zaruret fakirlik Çaresi Çalışarak fakirliği yenmek. Maddi güçlerimizi birleştirerek büyümek. Teknolojiyi üretme ve pazarlama yollarına gitmek. 2. İmtihan Cehalet Çaresi Eğitim seferberliği ile genç-yaşlı, kadın-erkek, her yaşta eğitimi teşvik etmek. Heryeri bir mektep haline getirmek. Teşvik ve tebriklerle öğrenmeyi cazip hale getirmek. Herkesi faydalı bilginin meftunu haline getirmek. 3. İmtihan Tefrika ayırımcılık Çaresi Hakikî uhuvveti elde etmekle tam bir tesanüde sahip olmak. Yavuz Cennetmekânın ifadeleri içinde İhtilâf u tefrîka endişesi, Hatta kûşe-i kabrimde dahî bî-karâr eyler beni, İttihatken savlet-i adayı defa çaremiz, İttihad etmezse millet, dâğidâr eyler beni. fehvasınca ihtilafları bırakıp, ittifak etmek. 4. İmtihan Dış güçlerin baskısı Çaresi Dış güçlerle seviyeli ilişkiler içine girmek, dışardaki diyasporamızı aktif kullanmak, dışa bağımlılığı minimuma indirmek, sağlam bir iç ve dış istihbarata sahip olmak ve Abdulhamid siyaseti uygulamak. 5. İmtihan Disiplinsizlik Çaresi Vakit tanzimi ile hayatı programlamak ki, namaz vakitleri bu iş için en uygun metottur. Okullarda küçük yaşta hayatı programlı yaşamanın önemi ve yollarını aşılamak. Herkesi bir şeylerle meşgul etmek. Yani, hedefler ve yollar göstermek. Bütün bunları aşma yine Bedir ve Çanakkale mücadelesini verenlerin ruhunu taşıma, onların aşk u şevk ve heyecanına sahip olmakla mümkün olacaktır. Mevlam lutfeylesin... Ali Ünsal Ruhları şad olsun.
Ülkemizde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü olarak kutlanmaktadır. Birinci dünya savaşında elde edilen büyük başarının en önemli örneğidir. 18 Mart, Türk milletinin atalarına bir adım daha yaklaşması ve bizim o dönemi daha iyi anlamamız için önemli bir gün. Her 18 Mart’ta şehitlerimizi anmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Çanakkale gezileri düzenlenerek tarihimizin dönüm noktalarından biri için farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. 18 Mart Çanakkale Zaferi, bu ülkenin bütünlüğü ve bekası için çok önemli bir zaferdir. Bu zaferle birlikte artık bu topraklarda kendimiz olarak yaşıyoruz. Bu yüzden sizler için 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili yazı ve kompozisyon örnekleri hazırladık. 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili Kısa Yazı ve Kompozisyon Bilgileri Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı’nın gerek askeri gerekse siyasi yönden en önemli olaylarının yaşandığı cephedir. Çanakkale Savaşları Ekim 1914’te Çanakkale Boğazı dışında ve girişindeki savunma hatlarının İtilaf Devletlerine ait donanma gemileri tarafından bombalanması ile başlayıp, Ocak 1916’da Kumkale ardından Gelibolu Yarımadası’ndan işgal kuvvetlerinin çekilmesi ile sona eren Kara ve Deniz Muharebelerini kapsayan bir bütündür. Çanakkale Zaferi, XX. Yüzyıl başlarında I. Dünya Savaşı’nın seyrini yönlendiren ender rastlanan deniz ve kara muharebeleri ile dolu en büyük başarılardan biridir. Dünya tarihinin en kanlı savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı süresince Osmanlı Devleti’ne karşı açılan sonuçları ve seyri bakımından en önemli cephedir. Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi arasında uzanan, Ege ve Marmara denizi arasında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan en dar yeri olan Bolayır ile Trakya’ya bağlanan bölge Gelibolu yarımadasıdır. Çanakkale Boğazı ile Ege Denizi ve Saros körfezi arasında uzanan yarımada 95 km uzunluğunda, 6 ile 25 km arasında değişen genişliğe sahiptir. Gelibolu Yarımadası’nın kendine has coğrafi özellikleri Çanakkale Zaferinin kazanılmasında önemli bir faktör olmuştur. Az yükseltiye sahip yarımada aynı zamanda dik yamaçlara sahipken, koyları, kumsalları ve ormanlık tepeleri ile savaşın gidişatında rol oynamıştır İstanbul Boğazı ile beraber Türk Boğazı olarak bilinen Çanakkale Boğazı, eski kara kütlelerinin merkezinde yer alır. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin bu boğazlar üzerinden Akdeniz’e açılıyor olmaları Çanakkale Cephesi’nin en önemli açılma sebeplerinden biridir. Yaklaşık olarak 68 kilometre uzunluğunda olan Çanakkale Boğazı 1400 metre ile 7900 metre arasında değişmekte olan bir genişliğe sahiptir. Çanakkale Boğazı’nı donanma gücü ile geçme Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentini ele geçirme isteği sadece I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan bir düşünce değildir. 15- 19 yy.’lar arasında bu fikir birçok defa düşünülmüştür. 1915 yılı birçok defa düşünülen bu teşebbüsün uygulamaya konulduğu dönemdir. Dünya denizlerini Karadeniz’e bağlayan Boğazlar ticaret, ulaştırma ve askeri açıdan pek çok avantajı da beraberinde getirir. Çanakkale Boğazı İstanbul’un savunulması için son derece önemli bir konumda yer almaktadır. I. Dünya Savaşı’nın en kritik çarpışmalarının yaşandığı cephe olan Çanakkale Cephesi siyasi ve askeri yönden en önemli teşebbüs olmasının yanı sıra bu cephede yaşanan muharebeler şüphesiz ki Türk askeri için gerçek bir vatan savunması olmuştur. Savaş zaferle sonuçlanmış ve Türk tarihine adını 18 Mart Çanakkale Zaferi olarak yazdırmıştır. Nusret Mayın Gemisi, 18 Mart Çanakkale Zaferinde en önemli rollerden birini üstlenmiştir. Tophaneli Hakkı Bey’in kaptanlığını yaptığı Nusret Mayın Gemisi 7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece mayın uzmanı Binbaşı Nazmi Bey komutasında 26 adet mayını Çanakkale Boğazı’nın sularına kıyıya paralel gelecek şekilde bıraktı. Döşenen bu mayınlar 18 Mart gününe kadar İtilaf devletlerine ait uçaklar ve mayın arama birlikleri tarafından fark edilmedi. Taarruz başladıktan bir süre sonra İtilaf devletlerine ait 3 müttefik donanma gemisi boğaza paralel olarak döşenmiş mayın hatlarına çarparak battı. 25 Nisan günü Yarbay Mustafa Kemal 19. Tümen Komutanı olarak görev yapmaktaydı. Çıkarmanın ilk günlerinde Arıburnu bölgesine yapılan saldırıda inisiyatif kullanarak önemli bir sorumluluk almış, birlikleri ile Conkbayırı civarında düşmanı karşılamıştır. Çanakkale Cephesi’ nde başarıya ulaşmak için bütün güçleri ile saldıran İtilaf Devletleri hava saldırıları da düzenlemiştir. İngiliz Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar sadece savaş alanlarını bombalamak ile yetinmemiş, sivil yerleşim yerlerini, camileri, hatta hastaneleri bombalayıp çok sayıda masumun hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Çanakkale Zaferi, Osmanlı Devleti’nin Balkan Savaşları sonrasında kaybettiği prestijini hem ülke içerisinde hem de dünya genelinde yeniden kazanmasını sağlamıştır. Çanakkale Zaferi, toplamda 433 gün devam eden kara ve deniz muharebeleri, tarihe İtilaf Devletleri adına büyük bir mağlubiyet ve prestij kaybı, Türkler adına ise, tarihte emsali olmayan bir zafer olarak geçmiştir. Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in 1915 Ağustos ayında Conkbayırı’nda askerleriyle birlikte yapmış olduğu süngü taarruzu sonrasında büyük bir direniş göstererek düşman askerlerini geriye püskürtmesi dönüm noktası olmuş, askerlere güven gelmiş, savaşın seyri değişip Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasını sağlamışlardır. 18 Mart Çanakkale Zaferi 18 Mart Çanakkale Zaferi ile İlgili Kısa Yazı 18 Mart Çanakkale Zaferi, Anadolu halkının belki de en büyük zaferi; ama aynı zamanda yaşadığı en büyük acıdır. Tarihimize büyük bir zafer olarak geçse de yüreklerimizde büyük bir hüzün bıraktı. Bu kutlu mücadele uğruna Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Çanakkale toprakları çeyrek milyon şehidin kanıyla sulandı. Birçok çocuk yetim kaldı, birçok kadın dul kaldı ve birçok anne çocuksuz kaldı. Herkesin kalbine bir kor düştü. Aradan yüzyıllar geçse de sönmeyecek bir korku… Acısının hiç dinmeyeceği korkusu. Düşman bir olmuştu, Çanakkale’yi geçecekti. Ama kolay mı? “Çanakkale geçilmez!” diyen askerlerimizi ezmek, Anadolu topraklarına göz dikmek bu kadar kolay mı? Tabii ki basit değil ve olmadı. Düşmanın coşkusu mahsulde kaldı. Toprağımızda kötü niyetli kirli eller bir bir geri çekilmeye başladı. İnsanlarımız bir kez yola çıktı. Geri dönüş yoktu. Ölmek vardı, dönmek yoktu.. Belki birçok askerimiz şehadet şerbetini içti; ama bizim kutsal topraklarımız, namusumuz, onurumuz ve vatanımız kaldı. Bugün özgürlüğün ve bağımsızlığın tadını çıkarıyorsak, bu, ölümü göze alıp yiğitçe savaşan askerlerimizin yani vatanımızı koruyan yiğit direnişçilerimizin sayesindedir. Çanakkale azmin, fedakarlığın ve şerefin zaferidir. Bağımsızlığın ve özgürlüğün, direnişin zaferidir. Atalarımıza ne yaparsak yapalım onların hakkını ödeyemeyiz. Bu yüzden onların kemiklerini sızlatmayacak şekilde yaşamalı, bizlere bıraktıkları toprak, bayrak, vatan gibi kutsal değerleri kanımızın son damlasına kadar korumalıyız. 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili Kompozisyon Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren önemli muharebelerden biridir. Hedeflerine en kısa ve kolay yoldan ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri, Çanakkale’yi geçip müttefiklerine yardım etmek istediler. Ancak Türk ordusu buna izin vermedi. Çanakkale Savaşları’nın zaferi, Anadolu’daki direnişi daha güçlü ve daha sadık hale getirdi. Ülkenin her yerindeki her vatandaş düşmanı püskürtmek için çok çalıştı ve savaştı. Sonunda, bu topraklar düşmandan temizlendi. Anadolu halkının tamamı vatan topraklarının kurtuluşuna katkıda bulunmuştur. O dönemde tam bir İslam birliği vardı ve bu topraklarda yaşayan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Azeri fark etmeksizin her etnik güruh üzerine düşeni en iyi şekilde yaptı. Anadolu insanı en kritik anda kardeş olmayı ve birlikte mücadele etmeyi bildi ve büyük zaferlerle ödüllendirildi. 18 Mart Çanakkale Zaferi ile İlgili Yazı ve Kompozisyon Çanakkale Savaşı, tarihe unutulmaz bir damga vurmuş; inancın nasıl güçlü bir kale olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadelenin zaferidir. Anadan, yârdan, evlattan geçip vatan diye diye can verenlerin kanıyla yazdığı bir destandır Çanakkale. Hakk’ın batılı, birliğin ayrılığı yendiği zor bir imtihandır Çanakkale. Kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Ardahanlı, kimi Urfalı sayısız kaç yiğidin omuz omuza savaşarak yazdığı tarihtir Çanakkale. Önündeki arkadaşının ölümünü görüp onun düştüğü yere -sadece bir dakika sonra öleceğini bildiği hâl de- geçen ve gözünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir onlar. Ölüme atılan asker! Âkif’in de dediği gibi “Bedr’in aslanları ancak senin kadar şanlı idi.” “57. tümen…” nur içinde yatıyorsun şüphesiz. Şahadet şerbetini içmelerine belki de sayılı saatler kala, derede çamaşırlarını yıkayan ve sebebini soran komutanına da “Allah’ın huzuruna kirli esvap ile mi çıkayım?” diyen bu tümen, imanın ve teslimiyetin insana dönüşmüş şeklidir mutlaka. “Ben size savaşmayı değil; ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir bu dünyaya ne de bu emre uyacak başka bir millet. Türk milletini kolay lokma sanıp Fatih’in kır atını sürdüğü bu kutsal toprakları ele geçirmek isteyen Haçlı zihniyetine atılmış son tokattır Çanakkale. Niye geldiklerini bile bilmeyen Anzak erlerine bile yardım elini uzatmaktan çekinmeyen ve onları da bağrına basan kardeşliğin zaferidir Çanakkale. Bir gözünü kaybettiği hâl de diğer gözüyle savaşan, bir bacağını kaybedince diğer bacağıyla koşan, mermileri üzüm taneleri gibi toplayan, göğsüyle siper olan, kanıyla toprağa can katan yiğitlerin arşa yükseldiği yerdir Çanakkale. Ölümü de öldüren kahramanlar; göğsü siper, canı süngü olanlar şimdi gömsek de sığmayacakları tarihte izliyorlar bizi. Bir silahları olsaydı onların eğer; içimizdeki ayrılıkları, kardeşi kardeşe kırdıranları, bize bizi unutturanları vururlardı şüphesiz şimdi… Çünkü onlara savaşı kazandıran ruhlarındaki birlik ve dirlikti. Onlar bir millet olmanın bilincine varmış, bu ruh ile yenmişlerdi düşman askerlerini. Bir sancak altında kara kışlarda yem etmemişlerdi vatanı kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bombayı tek başına kaldıran Koca Seyit’in namluya sürdüğü mermi gideceği yeri de biliyordu. Elizabeth Gemisi’ni ikiye ayıran o top Çanakkale Zaferi’nin özetiydi âdeta… Şimdi bizler aynı gücü yüreğimizde hissederek ruhu şad olur şehitlerimizin. Bastığımız toprağın üstünden çok, altında yatanların canlı olduğunu anlarsak kıyamayız bu toprağın tek bir taşına. Şimdi fark edersek damarlarımızdaki asil kanı neslimiz hür yaşar ebediyen… Yağan yağmurun altında aynı şemsiye ile korunup açan güneşin altında aynı çiçekleri koklarsak “Asım’ın nesli” oluruz ancak… Haykırıyorum hepimizin adına, Ben Kara Fatma! Ben Nene Hatun! Ben Lapsekili İbrahim! Ben Fatih! Ben Mehmet! Ben Hasan! Ben Mustafa Kemal’im karlarda yatan… Zeynep Çağla Kumru 18 Mart Çanakkale Zaferinin Ölümsüz Kahramanları Osmanlı Devleti son demlerini yaşıyordu. Asırlar boyunca dünyaya hükmetmiş koca çınar yorulmuş, yaşlanmış, yok olmak üzeriydi. Üst üste kaybedilen savaşlar savaşlar Osmanlı’yı yıkılma noktasına getirmişti. Bu şartlar altında teknolojik olarak çok üstün itilaf devletleri Çanakkale Boğazına dayanmıştı. Boğazı geçip Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u işgal edip Osmanlı’yı sömürge bir devlet yapmak istiyorlardı. Üst üste kaybedilen savaşlardan yorgun bitkin, düşmüş Türk milleti ne pahasına olursa olsun vatanına düşmanın ayak basmasına mani olacaktı. Boğaza dayanmış, çağının en büyük, en modern donanmasına varıyla yoğuyla karşı koyuyordu Türk askeri. Düşmanın yoğun bombardımanı karşısında toprağı kanıyla suluyordu. Mevzide kalan son asker canını verene kadar, kimse görev yerini terk etmiyor, tüm gayretiyle karşılık veriyordu. Boğazı geçeceğinden emin donanma, bir bir gemilerini kaybediyor. Hiç beklemediği insan üstü direniş sebebiyle filosunun büyük bir kısmını boğazın derin sularında bırakıp, geri çekilmek zorunda kalıyordu. Denizden geçişin olmadığını anlayıp, bu sefer onlarca milletten topladıkları yüz binlerce askerle Geliboluyu karadan ele geçirmek için saldırıyorlardı. Mehmetçik düşmana geçit vermemek için canını hiçe sayıyor, gözünü kırpmadan ölüme yürüyor. Ölsem de düşmana geçit vermem diyordu. Binler Çanakkale’ye akıyordu. Analar evlatlarını, genç kızlar sevdiklerini, mektepler talebelerini bir bir cepheye uğurluyorlardı. Giden dönmüyordu bir daha. Liseler mezun vermiyordu o sene. Hepsi kanla yazılmış kaderlerini yaşıyorlardı. Ancak vatanını, milletini korumak için hiç çekinmeden canlarını feda ediyorlardı. Tarih bir liderin doğuşuna tanıklık ediyor. Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışını izliyordu. Türk askeri göğüs göğüse savaşıyor, kanıyla, canıyla çarpışıp düşmanı yeniyor, Türk milletinin makus talihini değiştiriyordu. Mustafa Kemal’in ışığı parlıyor, Türk milleti benliğini tekrardan hatırlıyor, karanlık bir geceden aydınlık bir sabaha uyanıyordu. 18 Mart Çanakkale Zaferini kutluyordu vatan. 18 Mart Çanakkale ile İlgili Kısa Yazı 18 Mart ülkemiz açısından bir dönüm noktası olmuştur. Bu destansı mücadelenin kalıntıları halen Çanakkale’de bulunur. Öyle bir mücadeledir ki bu, havada mermiler çarpışmıştır. Birçok askerimiz şehit olmuş, birçoğunun ise gazi olarak hayatına devam etmesine sebebiyet vermiştir. Çanakkale savaşı, başta Mustafa Kemal olmak üzere kahraman askerlerimizin düşmana dur dediği mücadeledir. Canı pahasına Çanakkale’yi savunan kahramanlarımız “Çanakkale geçilmez” düşüncesini sonuna kadar sürdürdü. Böylelikle Çanakkale geçilmedi ve milletimiz şanlı bir zafer kazandı. 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin önemini ve milletimiz için ne anlama geldiğini ifade eden 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili kısa yazı örneği 18 Mart Çanakkale Zaferi, tüm dünyaya; yayılmacı ve sömürgeci güçleri yenebildiğiniz sürece inançla mücadele edilmesi gerektiğini, bir milletin uyanıp harekete geçmesi için sarsılmaz bir inanca ihtiyacı olduğunu gösterdi. Çanakkale her zaman bir destan, bir kahramanlık hikayesi olarak anılır. Savaşın olduğu bu kadar küçük bir toprak parçasında şehitlik şerbeti içen bu kadar çok şehidimiz olduğunu düşünün. Bu millete ait bir insan olarak titriyorum. Üzgünüm ama aynı zamanda gururluyum. Bir millet bir araya geldiğinde ve başında büyük bir komutan olduğunda ölümü bile göze alabilecek bir başarıya ulaşabileceğine olan inancı anlayabiliyorum. Tüm insanların sadece bu milletin bir ferdi olarak değil, insan olarak kardeş olduklarına inanıyorum. Bunu savaşların saçma ve aptalca olduğuna inanan biri olarak yazıyorum. Vatanını korumak dışında yapılan tüm savaşların insanlığa karşı suç olduğuna inanan biri olarak Çanakkale’de kahramanca savaşanları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ü korumak pahasına canını tehlikeye atanları düşününce hâlâ gururla titriyorum, evet üzülüyorum ama bir yandan da gurur duyuyorum. 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin önemi Bu olayın önemini anlamak için Çanakkale’yi kaybettiğimizi düşünelim. Müttefiklerimizden çok önce teslim olurduk. Her türlü anlaşmayı koşulsuz kabul etme ve belki de kurtuluş savaşını yürütme gücümüz olmazdı. Rusya savaşa devam edecek ve Anadolu topraklarının her karışı yabancı devletlerin eline geçecekti. Çanakkale öyle bir destandır ki, Kurtuluş Savaşı’nın önsözü olmuştur. Halkımız, askerimiz, yani herkes Çanakkale’deki İstiklal Harbi inancını görmüş ve bir kere yeneriz, yine yeneriz fikrini benimsemiştir. Bir sonraki makale 23 Nisan Kompozisyon
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi ile Türk milletinin kaderi değişti. Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyonu ve askerlerin cesareti sayesinde Çanakkale Savaşı'nda muzaffer olan Türk milleti, Cumhuriyet'in kurulmasıyla nihayete eren Kurtuluş Savaşı'nda da dünyaya örnek olacak mücadele kuruluşuna giden yolda en anlamlı zafer Çanakkale Savaşı'nda günbegün yaşananlarATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE ZAFERİ'NDEKİ ROLÜBirinci Dünya Savaşı başladığı günlerde Bulgaristan'da 'ateşemiliter' olarak görev yapan Mustafa Kemal Atatürk, talebi üzerine yurda dönerek 'yarbay' olarak katıldığı Çanakkale Savaşı'nda 'Anafartalar Grup Komutanlığı'na kadar önder Mustafa Kemal Atatürk, 20 Ocak 1915 tarihinde Çanakkale Cephesi'ne ulaştı. Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye 'Kemalyeri' adı verildi. 3 kolordudan oluşan Anafartalar Grup Komutanlığı'na getirildi. Başarılarıyla birçok nişan ve madalyaya layık görüldü. Conkbayırı'ndaki taarruz sırasında göğsüne isabet eden şarapnel parçasıyla yaralandı. 11 Aralık 1915 tarihinde görevini Fevzi Çakmak Paşa'ya devrederek Gelibolu'dan Kemal, Çanakkale Savaşları'ndaki bütün planlarını, kararlarını, emirlerini, başarılarını, yaşanan sıkıntıları ve çelik iradesini 'Anafartalar Muharebelerine Ait Tarihçe' ve 'Arıburnu Muharebeleri Raporu' adlı anılarından belgeleriyle ve bütün ayrıntılarıyla anlattı. Mustafa Kemal'in anlattıklarını, Çanakkale Savaşlarına katılan diğer komutanların anıları da ÇANAKKALE SAVAŞI İLE İLGİLİ SÖZLERİ* Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.* Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.* Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hakim olabilir.* Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları'nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir. Kara savaşlarına katılan ilk birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu insanlığa göstermiştir. Bu kahraman Alayı hayranlık, minnet ve rahmetle anıyorum.* Siperler arası 8 metre. Yani ölüm muhakkak. 3 dakika önce gelen bölüğün tamamı şehit olmuş. Yeni gelenler bunu biliyor ve bir 3 dakika sonra kendisinin de şehit olacağının farkında ilerliyor. Ama ne ilerleme! Bir an bile sarsılma, durma, geriye bakmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an okuyor bilmeyenler kelime-i şahadet getiriyor. Az sonra öleceğini bile bile gözünü kırpmadan şahadete gidiyor. İşte Çanakkale Savaşlarının zaferle sonuçlanmasını sağlayan şey milletimiz ve onun askerindeki bu yüce SAVAŞI HAKKINDA ÖNEMLİ KİŞİLERDEN SÖZLER* Çanakkale Boğazı'ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Mart'ı aralıksız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki hasar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cephane durumu-ciddiyetini koruyordu. Robert Rhodes James* Türkler, Çanakkale'yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir. Ordunun yardımı olmaksızın Filo'nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum. Churchill* Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı. Sami Paşazade Sezai* Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve sebat cihetiyle takdir ve senaya liyakati, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşman taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir. Alman Generali Uman von Sanders* Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu. General Fahri Belen* Yenilmez İngiliz donanmasının uğradığı akıbetten komutanlar değil, strateji kurallarını ihmal eden devlet adamları sorumludur. Boğazlar ve Trakya bölgesinde altı Türk kolordusu varken, donanmayı tahkim edilmiş bir Boğaz'dan geçirmek ve Boğaz kıyıları işgal edilmeden beş tümenlik bir kuvvei seferiyeyi İstanbul'a getirmek planının şansı çok azdı. General Fahri Belen* Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarının başlangıcı ve ilk örneğidir. Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo Miki* Avrupa'da hiç bir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu'yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar. General Tawshend
18 mart çanakkale zaferi ile ilgili yazı